HER FOTOĞRAF YENİ HİKÂYEDİR…

Röportaj: Yüksel Akça

Kadrajınızı çoğunlukla manzara ve insan yüzlerine odaklıyorsunuz. Yaşadığınız coğrafyanın sanatınıza kattığı değeri nasıl açıklarsınız?

Yaşadığımız memleket fırtınada sığınılacak bir limandır. Teknelerin fırtına geçinceye kadar başlarını sokup dinlenebilecekleri bir yer esasında. Tarih koklamak isteyenler için her köşe başı yeni şaşkınlıklara sebep olabilecek bir yer. Buz gibi sularıyla, tertemiz çam kokan havasıyla, bakir kalan güzellikleriyle herkesin kendine ait bir şey bulabileceği bir yer.
Kimi yerde sıradan bir ağaç kümesinin içinde saklar cennetini, kimi yerde inadına ağaçların içine gömer heybetini. Elleri nasırlı, alnı kırışık, saçları ağarmış ve yalnız. Ama yüreği… Yüreği alabildiğine genç, olabildiğince güzel, bilebildiğince arif insanların memleketi.
Ankara, İstanbul, ülke, dünya ve hatta içinde yaşayanlar bilmez bu güzellikleri. Kastamonu yaylarında yetişen orkideler gibi fark edilmeyen güzellikleri bizim gibi ortaya çıkartıp ölümsüzleştirmek isteyen sanata gönül vermiş insanlar bilir.